NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
ابْنُ
الْمُثَنَّى
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الصَّمَدِ
حَدَّثَنَا
هَمَّامٌ حَدَّثَنَا
قَتَادَةُ
عَنْ أَبِي
حَسَّانَ عَنْ
عَلِيٍّ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُ فِي هَذِهِ
الْقِصَّةِ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لَا
يُخْتَلَى
خَلَاهَا
وَلَا
يُنَفَّرُ
صَيْدُهَا
وَلَا
تُلْتَقَطُ
لُقَطَتُهَا
إِلَّا
لِمَنْ
أَشَادَ
بِهَا وَلَا
يَصْلُحُ لِرَجُلٍ
أَنْ
يَحْمِلَ
فِيهَا
السِّلَاحَ لِقِتَالٍ
وَلَا
يَصْلُحُ
أَنْ
يُقْطَعَ مِنْهَا
شَجَرَةٌ
إِلَّا أَنْ
يَعْلِفَ رَجُلٌ
بَعِيرَهُ
Hz. Ali'den (rivayet olunduğuna
göre),
Nebi (s.a.v.) şu
(Medine'nin harem kılınması) olayı hakkında (şöyle) buyurmuştur:
"Yaş otu kesilemez,
avı ürkütülemez, yitiği alınamaz. Ancak onu ilân edecek olan kimse müstesna
orada herhangi bir kimsenin savaş için silâh taşıması ve oradan ağaç kesmesi
uygun değildir. Ancak bir kimse (orada) devesini otlatabilir."
İzah:
Ahmed b. Hanbel, I,
119; Beyhaki, es-Sünenü'I-kübrâ, V, 201.
Bir önceki hadis-i
şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi Râfizîler Hz. Ali'nin yanında hadis-i şeriflerin
ve Kur'-an-ı Kerimin dışında Resûl-i Ekrem'in özel olarak kendisine emanet
ettiği dinin esaslarıyla ilgili bin bâb ilim bulunduğunu iddia ederler ve kendi
inanç ve amellerinin Hz. Ali'nin yanında bulunan bu sahifelerden kaynaklandığını
söylerlerdi. Bu hadise Ahmed b. Hanbel’in Müsned'inde şöyle anlatılır:
"Ali (r.a.) bir emir aldığı zaman o emir hemen yerine getirilirdi ve
kendisine, "biz bu emri şu şekilde yerine getirdik" denilince Hz: Ali
de "Allah ve Resulü doğru söyledi" derdi. Bir gün yakınlarından
birisi olan Ester kendisine şöyle dedi:
-Senin şu söylediğin
sözler halk arasında yayılıyor, gerçekten Resûlullah'ın sana emânet ettiği bir
şey var mıdır? Hz. Ali şöyle cevap verdi:
Bana Resûlullah
(s.a.v.) özel olarak hiçbir emânet vermemiştir. Ancak ondan duyduğum tek bir
şey var ki o da (şu) kılıcımın kımndaki sahifedir. Orada bulunan kimseler de o
sahifeyi çıkarması için ısrar ettiler. Bunun üzerine sahifeyi çıkardı. Bir de
baktılar ki sahifede şunlar var: Kim din adına, ortaya dinden olmadık birşey
atarsa yahut böyle bir kimseyi barın-dırırsa Allah'ın, meleklerin ve bütün
insanların laneti onun üzerinedir. Onun farz ve nafile ibâdetleri de kabul
olunmaz. İbrahim Mekke'yi harem kıldı, ben de Medine'yi harem kılıyorum.
Medine'nin iki taşlık arası haremdir. Medine'nin her tarafı Medine'nin
komşudur."[Ahmed b. Hanbel, I, 119.]
Metinde Medine'nin
avlarını ürkütmenin haram olduğu ifade edilmekle onları telef etmenin
evleviyyetle haram olduğu ifade edilmek istenmiştir.
Medine'de silâh
taşınmasının haramhğı ise ihtiyaç duyulmadan taşınan silâhlarla ilgilidir.
İhtiyaç anında ise, silâh taşınabileceğine dâir ilim adamları arasında ittifak
vardır.